Pazartesi, Aralık 12, 2011

Tango


tutkulu, duygusal, asil ve kışkırtıcı..

Melankoli'nin dansı olarak ün yapmış olmasına rağmen, Tango aslında bütün bu duyguları ve daha fazlasını içinde barındıran bir dans türüdür.

1800'lü yıllarda işçi sınıfından birçok kişi, büyük umutlarla Fransa’dan, İtalya’dan, Macaristan’dan, İspanya’dan ve Portekiz’den; Güney Amerika'ya göç etmiştir. Yabancı oldukları bir kıtada yaşanan, başta ekonomik ve sosyal sıkıntılar, beraberinde hayal kırıklıklarını getirmiştir.

O dönemin alt sınıfı olarak tanımlanan ve toplum içinde kendine yer bulamamış bu insanlar; umutlarını, hayal kırıklıkları ile geçmişten gelen kültürlerini harmanlayarak dans etmeye başladılar ve bu dansa Tango adını verdiler. 



Boenos Aires’deki kadın nüfusunun azlığı, beraberinde fahişeliği gelişen bir endüstri haline getirmişti. Böylelikle genelevler artarak kısa sürede işçi sınıfının eğlence mekanları halini almıştır. Bu mekanlarda da kadın sayısının az olması kapılarda uzun kuyruklar oluşmasına neden olurken, sırada bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük Tango müzik grupları çalıştırılmaya başlanmıştır. Genelev mekanları fakir kesimin yanı sıra orta ve daha üst kesimin de uğrak yeri olmuş her iki kültür burada birbirlerini tanımıştır. Böylelikle alt kesimin sokakta yarattığı Tango üst kesim tarafından bu mekanlarda tanınmıştır.




"Tango" kelimesini Afrika kökenli olduğu düşünülmektedir ve "buluşma yeri" veya "özel yer" demektir. Ancak bu Tango'nun da Afrika kökenli olduğu anlamına gelmez. Küba'daki Habanera, İspanya'daki Contradanza ve Afrika-Arjantin kökenli bir dans olan Candombe, Tango'nun doğuşunda etkili olmuşlardır; ancak bu dansların hiçbirisi Tangoyu Milonga kadar etkilememiştir.



Milonga; bir müzik türünün ve o müzikle yapılan dansın adıdır. Tango ve Mlionga her ikisi de aynı kökten gelirler. Milonga'ların marşa benzeyen bir ritmi vardır ve tatlı, kalbi yumuşatan bir duygu verirler. Milonga sözü aynı zamanda herkesin gece giysileriyle gittiği tango kulüpleri için de kullanılır. Buralarda belki de eski moda sayılabilecek görgü kuralları hala geçerlidir.




Dans pistinde nasıl davranılır?

Dans pisti ne kadar kalabalık olursa olsun çiftler birbirlerine çarpmaz. Tangoyu ilerletmek demek, en azından bir adımın ortasında hem kendinizin hem de eşinizin yönünü yumuşak bir hareketle değiştirerek çarpışmayı önlemek demektir. Ayni zamanda hareketlerinizi de kısaltabilmelisiniz. Kalabalık bir dans pistinde, kalabalık sizin dansınız biçimlendirir. Yaratıcılığınızı kullanmalısınız. 
Tango, Milonga ve valste çiftler dans pistinde saat yönünün tersinde hareket ederler. Bazı kulüplerde çiftlerin dans pistinin çevresinde dış bir halka daha oluşturarak dans ettiğini görebilirsiniz. Burası daha uzun bir çizgi üzerinde dans ettiğiniz ve yalnızca bir yönden size çarpabileceklere dikkat etmeniz gerektiği için daha çok tercih edilen bir yerdir. Eğer dış çemberde bir yer edinirseniz, onu kaybetmemek için ne çok hızlı ne de çok yavaş dans etmemeye özen göstermelisiniz. Bütün tango adımları bir milongada yapılmaya elverişli değildir. Yaratıcılığınızı kullanırken, diğer çiftleri rahatsız etmeyecek figürleri seçmelisiniz. 
Dans edenleri izleyerek de birçok şey öğrenebilirsiniz. Dans edenleri seyrederken, her çiftin müziği nasıl kendilerine göre yorumladığını görebilirsiniz. Dansa davet Kadınlar için de, erkekler için de, dansa davet etmenin eski moda yolu, salonun öbür ucunda da otursa, tanıdığınız biri ya da bir yabancı da olsa, bakışlarınızı dans etmek istediğiniz kişiye çevirmektir. Göz göze geldiğiniz anda bu dansa davettir. Bir gülümseme ya da bas eğme ise daveti kabuldür. Erkek kalkıp kadının masasına doğru gider. Kadın onu pistin kenarında bekler. Bir an karşılıklı dururlar ve sarılarak dansa başlarlar.






Buenos Aires'in varoşlarındaki hayat tecrübesinin doğurduğu Tango, mütevazi günlerini geride bırakarak sonraları Paris'in yükek sosyete mekanlarına kadar yükseldi, ancak Tango'ya hayat verenlerin gözünde varoş barları, onun gerçek evi olmaya devam etti.





Hiç yorum yok: